Arkadaslar Recm cezasini (tasla oldurme) duymayaniniz yoktur herhalde. Peki recm cezasi gerçektende Kuran'a yani seriat kanunlarina dayatilarakmi yapiliyor, Kuran'da zina yapmanin cezasi gerçektende tasla oldurmemi ?
Bu konuyu çok guzel ozetleyen bir yaziyi geçmek istiyorum buraya...
BİR BÜYÜK UYDURMA: RECM (TAŞLAYARAK ÖLDÜRME)
Bu bölümde mezhepçi İslam’ın en haddi aşan uydurmalarından birini göreceğiz. Bu uydurma ile Kuran’ın ayeti iptal edilmeye çalışılmış ve dine taşlayarak öldürme gibi bir ilave yapılmıştır. Fa-kat asıl dehşetli olan şudur ki; gelenekçiler sırf recmi, yani zina edeni taşlayarak öldürmeyi haklı çıkartmak için, Kuran’ın eksik oldu-ğunu, aslında recm ayetinin var olup, bu ayetin keçi tarafından yenilip yok edildiğini söyleyecek kadar ileri gitmişlerdir.
Bu bölümü okurken lütfen şunu bir kez daha hatırlayın: Ku-ran’a ilave olan recmi tüm mezhepler savunur. Yani midye ve karidesi yemenin haramlığını, altın ve ipek giymenin kötülüğünü, başörtüsü ve peçe takmanın farziyetini, müzik dinlemenin ve resim yapmanın yasaklığını, namazlarda ve hacda Kuran’da olmayan detaylar olduğunu savunan Ehli Sünnet mezhepler; Hanefiler, Şafiler, Malikiler, Hanbeliler ile Şii mezhepler aynı zamanda recmi, hem de istisnasız hepsi savunurlar. Eğer recmin yanlışlığı ve uydurma hadislerin dinin kaynağı olamayacağı iyice anlaşılırsa, o zaman tüm bu mezheplerin hatalı yolda oldukları da iyice ortaya çıkar. Eğer bu mezheplerin hatası iyice anlaşılırsa; o zaman Kuran’da olmayan ipeğin, altının, başörtüsünün, peçenin, haremlik-selamlık ve diğer-lerinin de dinde olmadığı daha iyi anlaşılır. Çünkü Kuran’da olmayan bu ilave farzlar ve haramlar hep mezhepler yoluyla dinimize girmiştir. Recm konusu ise hem mezheplerin hatalı olduğunu, hem de hadis kitaplarının saçma olduğunu en güzel şekilde gösterir. Çünkü Buhari, Müslim, Ebu Davut, Hanbel, İbni Mace gibi bütün meşhur kitaplar recmi savunurlar. Üstelik bunu savunurken recmi haklı çıkartmak için Kuran’ın eksik olup, recmin aslında Kuran’da olduğunu (keçi Kuran ayetini yemeden önce) bile söyleyebilmişlerdir. Her şeyden önce Kuran-ı Kerim’de zinanın cezası belirtilmiştir. Kuran’da belirtilen bir konuda Kuran’ın hükmü ile çelişen bir hüküm ortaya atmak gelenekçi İslam’ın, mantık ve Kuran’a bağlılık seviyesini bir kez daha ortaya koymaktadır.
Zina eden kadın ve zina eden erkeğin ciltlerine yüz vuruş vurun. Allah’a ve ahiret gününe inanıyorsanız, Allah’ın dini konusunda bunlara acıma duygusu sizi yakalamasın. Müminlerden bir grup da bunların cezalarına tanık olsun.
24-Nur Suresi 2
Ayette zinanın cezası yüz celde olarak geçer. Arapça’da “ celde” kelimesi deriyi incitecek bir değnek manasındadır. Bu ceza için Arapça’da “asa, minsee” (sopa, değnek) kelimelerinin geçmemesi, ayette bir grubun bu cezaya şahitlik etmesinin istenmesi, suçlunun canını acıtmaktan çok toplum önünde teşhir edilerek cezalandırıl-masının hedeflendiğini gösterir. Kuran’a göre zinanın ispatı için dört şahit gerekir. İslam’da özel mülkiyetin dokunulmazlığının ol-duğunu düşünürsek, aslında gizlice zina yapanları dört kişinin cinsel ilişki anında görmesi çok zordur. Fakat bu ceza alenen zinayı, genelevler şeklinde yapılanmaları yok edecek bir uygulamadır. Allah bu uygulama için bile “sizi Allah’ın dinini uygulama konusunda acıma duygusu yakalamasın” demektedir. Peki nasıl olur da, taşlayarak öldürme gibi çok şiddetli bir ceza, hem de bu konunun hükmü Kuran’da açıkça belirtilmişken gerçek olabilir? Üstelik bu ayetten bir önceki 24- Nur suresi 1. ayette bu surenin ayetlerinin farz ve apaçık olduğu söylenir. Bu; kelime sıkıntısı çekmeyen (31-Lokman suresi-27), en iyi yasa koyucu (5-Maide suresi-50), unutkan olmayan (19-Meryem suresi-64), Kuran’ı detaylı bir şekilde indiren (11-Hud suresi-1) Allah’ın yasasıdır. Gelin şimdi de uyduruk İslam’ın türeticisi mezhepçi İslamcıların (aslında İslam tahripçilerinin demek daha doğru olabilir) hadislerle uydurdukları dindeki recm uygulamasını inceleyelim.
Recmi topluma kabul ettirmeye çalışan recm savunucuları ya-lanlarını halka kabul ettirmek için bir hikaye de uydurdular. Bu hikayeye göre recm ile ilgili Kuran ayetleri sayfalara yazılı şekilde Hz. Aişe’nin evindeydi. Peygamber’in vefatından sonra odaya giren aç bir keçi bu ayetleri yemiştir. Böylece keçi bu ayetleri neshetmiştir, yani hükmünü kaldırmıştır. (Nasih-Mensuh rezaletini bir önceki bölümde işledik. Bu konu, o bölüm için çok önemli bir delildir.) Bu hikayeyi İbni Mace Nikah 36,1944 veya Hanbel 5/131,132,183 ve 6/269’da bulabilirsiniz. Peygamber’in vefatından sonra hem ta-mamlanmış, hem ezbere bilinen Kuran’ın bir ayeti hem de keçinin yemesi suretiyle nasıl ortadan kalkar? Geleneksel İslam’a göre büyük alim olan İbni Kuteybe, konuya şu cümlesiyle giriş yaparak açıklık getirir: “ Keçi mübarek bir hayvandır.” Devamında ise bu büyük(!) alim keçinin faziletlerini açıklar ki konu iyice anlaşılsın. Sonra da şu ilginç cümlesiyle konuyu açıklar: “ Ad ve Semud kavimlerini ortadan kaldıran Allah, bir ayetini keçiye yedirerek kaldıra-maz mı?” Allah’ı inkar eden bu iki kavmi Kuran ayetlerine benzeten İbni Kuteybe böylece geleneksel, hadisçi, mezhepçi İslamcıla-rın tutarsız yaklaşımlarına iyi bir örnek oluşturmaktadır. Türkçe’ye “ Hadis Müdafası” diye çevrilen orjinal ismi “Tevilu Muhteliful Hadis” olan İbni Kuteybe’nin kitabını okumanızı tavsiye ediyoruz. Okuyun ki Kuran’ın yeterliliğini, geleneksel İslamcıların çap ve kimliklerini daha iyi anlayın. Hadis kitaplarının bizim kanaatimize göre Hz. Ömer’e iftira olan bir hadisiyse şöyledir:
İleride bazı kişiler çıkacak ve recm cezasını Kuran’da bulmuyoruz diye recmi inkar edeceklerdir. İşte bu kişiler okun yaydan çıktı-ğı gibi dinden çıkacaklardır. Eğer halkın “ Ömer Kuran’a ilave ediyor.” demesinden korkmasam bu recm ayetini Kuran’a yazardım.
Buhari 93/21, Müslim Hudud 8/1431, Ebu Davut 41/1
Bizce bu hadis bile tek başına Buhari, Müslim ve Ebu Davut’un güvenilmeyecek kitaplar olduğunun anlaşılması için yeterlidir. Böylece en sahihleri, en doğruları böyle olan hadis kitapları bile bir kenara atılıyorsa diğer hadis kitapları ve hadislere dayanan tefsir, ilmihal kitabı gibi kitapların da tereddütsüz bir kenara atılmaları ge-rektiği anlaşılır. Görüldüğü gibi bu recm hadisleri hem dine, hem Peygamber’e, hem Ömer’e iftiralardır. Bu hadislerin mantığına göre Hz. Ömer Allah’tan çok halktan korkuyordu. Demek Hz. Ömer halktan değil de Allah’tan korkmuş olsaydı keçinin yiyerek yok et-tiği recm ayeti, hadis kitapları yerine Kuran’da olacaktı!
ZİNA YAPAN MAYMUNLARIN TAŞLANMASI
Bu uydurmalarla yetinmeyenler maymunların da zina eden bir maymunu yakalayarak taşladıklarını ve sahabelerden birisinin de maymunu recm etme olayına katılarak maymunu öldürdüğünü an-latırlar. Sözde recmin ne kadar mantıklı olduğunu, maymunların bile bunu anladığının, fakat bazı insanların anlayamadığının mesa-jını veren bu çok değerli (!) hadisi bilin bakalım hangi alim rivayet etmiştir? Evet, bu, süperlerin süperi diye takdim edilen, bir hadisini bile inkar edenin kafir olacağı söylenen en doğru hadis kitabının yazarı olan (diğerlerini siz düşünün) Buhari’nin 63/27’de geçen hadisidir.
Kurtubi’nin bir izahında ise Ahzab suresinin sonunda recm ayetinin eksik olduğu, Hz. Osman’ın döneminde bunların yazılmadığı söylenir. Bu izahta da Kuran’da mevcut olmayan recm geleneğine dayanak yaratma endişesinin, nasıl Kuran’a iftiralar atmaya kadar uzanmış olduğunu gözlemliyoruz.
MEZHEPÇİLER LÜTFEN BUNU DÜŞÜNSÜNLER
Görüldüğü gibi bir sürü çelişkili, mantıksız izah, sırf recm gele-neğinin yerleşmesi için uydurulmuş ve Kuran’ın açık hükmü olan 24- Nur suresi 2. ayetin de hükmü kaldırılmaya(neshedilmeye) ça-lışılmıştır. Bir rivayete göre Hz. Ömer döneminde Kuran’da recm yoktu, öbür rivayette Hz. Osman döneminde yazılmadı denir. Başka bir rivayette ayet keçi yüzünden ortadan kalkar. Diğer yandan maymunların recminden ve sahabelerin buna katıldığı komedisinden bahsedilir. Üstelik Kuran’daki açık hüküm yok sayılır. Neresine el atılırsa mantıksızlık ve çelişki olan bu konu geleneksel İslam’ın uydurucularının sıkışınca nasıl Kuran-ı Kerim’e iftiralar attıklarını da göstermektedir. Oysa birçok gelenekçi hem Kuran’ın, hem hadislerin doğruluğunu, hem de kelimesi kelimesine kabul ettiklerini söylemektedirler. Bu kabulü yapan gelenekçilerin çoğunun ne yazık ki kendi gelenek ve inançlarından habersiz oluşları büyük bir sorundur. Kuran’a göre Kuran yeterlidir ve dinin tek kaynağıdır. En sahih hadis kitaplarına ve mezheplere göreyse Kuran eksiktir. Aç ve mübarek bir keçi(!) Kuran’ı yiyip eksiltmiştir! Lütfen aldatılan mezhepçi arkadaşlar bu konuyu iyice araştırın. Çünkü ilmihal kitapları bu konuyu örtbas etmekte, şeyhler, hocalar milletin kafası karışır diye bu konuya hiç girmemektedirler. Mezhepçi arkadaşlar eğer bu konuyu araştırırsanız çok güvendiğiniz mezhebinizin, hadis kitapla-rınızın nasıl kendilerini haklı çıkartmak için Kuran’ı eksik saymaktan geri durmadıklarını ve tüm bu zırvaları uydurduklarını göreceksiniz. Mezhebi kabulle hiç bilmeden bu izahları da kabul etmiş oluyorsunuz. Çünkü bu izahlar mezheplerin, en doğru (!) hadis kitap-larının bir parçasıdır. Oysa Kuran apaçık bir şekilde din adına tüm detayları veriyor. Bizi, “Fırkalara bölünmeyin” diye mezhepçilikten alıkoyuyor. Mezheplerse “Recm nohut büyüklüğünde çakıl taşları ile olur. Kadın bir çukura gömülür, erkek ayakta taşlanır.(Dört Mezhebin Fıkıh Kitabı 7/97)” tipi dehşetli açıklamalarla vahşeti, yavaş yavaş öldürmeyi, Kuran’la çelişkiyi telkin etmektedirler.
KURAN’I BOHÇADAN ÇIKARALIM
Ne yazık ki yıllarca mezhepçilik övüldü. Mezheplere karşı çık-mak sapıklık olarak gösterildi. Mezhepsiz kelimesi dilimize bir hakaret unsuru olarak girdi. Kuran evimizde bohçalar içinde, yüksek bir yerde asılı olarak bulundu. Kuran ölülerin arkasından okundu ama, dirilerin hayatına yön vermesine izin verilmedi. Buna izni vermeyen mezhepçiler; dini ancak üç-beş kişinin anladığını, bizimse, onlardan ve onların kitaplarından dini öğrenmemiz gerektiğini söylediler. Allah kitabından dini anlamak gibi büyük bir cürete kalkı-şırsak çarpılacağımız anlatıldı. Bu çabaya ne gerek vardı ki! Mezhep imamları dini anlatmıştı. Bu mantıkla ne mühendisler, ne profesörler bile uyutuldu. Çünkü bu anlatımda akıl yok, taklit vardı. Aslolan taklit olunca profesörle, mühendisle, en cahil bir oldu. Çünkü akıl, ilim hiç kullanılmayacaktı ki! Onu, kullanması gerekli olan mezhep imamları, hadis imamları kullanmıştı. İnşallah onların akıl-larını ne kadar kullandıkları ve sadece Kuran’a sarılmanın önemi bu recm örneği ile anlaşılmıştır.
Allah pisliği aklını kullanmayanlar üzerine bırakır.
10- Yunus Suresi 100
Andolsun size, içinde öğüt bulunan bir Kitap indirdik. Yine de akıllanmayacak mısınız?
21- Enbiya Suresi 10