Bizim Atatürk Ama hangi Atatürk?
Anlaşılmayan ve pek anlanmak da istemeyen, herkesin karşı fikri ezmek için kullanmak istediği bir Atatürk'ümüz var. Taha Akyol, 'Hangi Atatürk?' ile onu anlatmayı deniyor
Mehmet Gündem'in röportajı
Tarihi, devirleri, dönemleri, anları, şahsiyetleri anlayamamak büyük bir sorun. Yanlış anlamak ise daha büyük bir sorun. Düşünmeden, düşünce derdini çekmeden, araştırmadan, hissi kabullerle sevip saymak, yüceltmek ve yine hissi tavırlarla reddetmek, dışlamak da aynı derecede sorundur. O kişi ki, bu ülkenin tarihinde var olmuş, kritik bir dönemde yaşamış ve “kurucu lider” olarak tarihe mal olmuşsa…
Onu, anlayışsızlıkla sürüp giden kavgaların “tarafı” haline getirmek geleceği de ipotek altına alan, karartan bir durumdur. Anlaşılmayan bir Atatürk'ümüz var. Bu bir hesaplaşmadan çok bir beceriksizliktir. Anlayışsızlığın, taassubun ürettiği bir tarihi sorun. İnsanın anladığı kadar eleştirmeye ve anladığı kadar sahiplenmeye hakkı olmalı. Mitleştirmek, dogmatizme dönüştürmek kimseyi yaşatmaz. Ne tarihte kalanları ne de bugün yaşayanları. Tarih bize yaşanmış olanıyla geldiğinde anlamlıdır, öğreticidir, gerçektir, ışık tutar. Tarihin ufku olmaz, tarih ezberlenmez, analitik bir zihinle okunur. Ancak o zaman tarihin ve tarihi şahsiyetlerin bugüne ve yarına söyleyecek sözleri olur. Atatürk'ü öfkemizle ve sevgimizle susturmak yerine aklımızla konuşturalım onu. Konuşanlardan korkmayın, susanlardan korkun. Gazeteci Yazar Taha Akyol, “Ama Hangi Atatürk” kitabında bu önemli ve zor konuya değiniyor, Atatürk'ü üç dönemde, tarihi süreç içinde devamlılıkları ve değişmeleriyle inceliyor.
Bugün pek çok kesim Atatürk'ü referans alıyor ama bu kesimler kendi aralarında bir simge olarak Atatürk üzerinde de anlaşabilmiş değiller. Atatürk anlaşılması zor bir kişilik mi?
Her ikisi de Atatürkçü…
Mustafa Kemal'i politik olarak nasıl tanımlıyorsunuz?
Felsefi olarak?
İdeolojik olarak?
Batılılaşmacılık onda bir ideolojiye dönüşmüş mü?
ATATÜRK PRAGMATİSTTİ
Neden?
HEM İSLAM HEM BOLŞEVİZM
Hilafet ve dinle ilgili sözlerini de aynı kategoride mi değerlendirmek lazım?
İslam ve Bolşevik terimleri birlikte kullanmak çelişki değil mi?
ANLAŞILMAYAN ATATÜRKÇÜLÜK PARÇALAYICI OLUR
Peki Atatürk'ün politik, ideolojik ve felsefi duruşunu netleştiremezsek, CHP'yi baz alalım, buradan Atatürkçü bir dünya görüşü çıkarmak ne kadar mümkün?
Bu bir dünya görüşüne karşılık gelebilir mi?
Bu kadar pragmatizm vurgusu, net bir duruşu olmayan bir adam da çıkarıyor karşımıza.
Hedefi net mi?
Bu muazzam kudret, tek adamlık neden bir Saddam'a, diktatörlüğe dönüşmedi?
Cumhuriyet fikri Mustafa Kemal'de ne zaman belirginleşti?
Asyalı Atatürk'ten ayrılma işaretlerini ne zaman verdi?
GÖZÜ KAMAŞANLAR ATATÜRK'Ü YAZAMAZ
Büyük çarpıtmalar var mı?
NUTUK SİYASİDİR
Batı Mustafa Kemal'i nasıl algılıyor?
Bildiğimizin dışında Mustafa Kemal'e karşı başka muhalefet hareketleri olmuş mu?
1930'da ne oldu?
Atatürk'ün siyasi evrelerini nasıl tasnif ediyorsunuz? Mustafa Kemal ve arkadaşları Osmanlı subaylarıdır ve yükselme arzularını Osmanlı hiyerarşisi içinde düşünüyorlar. Mustafa Kemal padişahın kızıyla evlenip Harbiye Nazırı olmak istiyordu. Nisan 1919'a kadar İstanbul'da siyaset yaptı. İzzet Paşa hükümeti kurulacak kendisi de Harbiye Nazırı olacak ve memleket öyle kurtulacaktı. Kafasında Milli Mücadele projesi yok, bu projeyi Kazım Karabekir, Ali Fuat Paşa düşünüyor ve ona anlatıyorlar. Mustafa Kemal de “şartlara göre karar vereceğim” diyor. Harbiye Nazırı olamayacağını, siyasi bir çözüm üretemeyeceğini görünce Samsun'a geçiyor. Samsun'dan itibaren ikinci Mustafa Kemal'dir.
O tarihte radikal bir kırılma mı yaşıyor?
Hayır orada bir değişiklik var ama radikal bir kırılma yok. Samsun'a çıkan Mustafa Kemal'le öncesi arasında farklar var ama bir kopuş yok. Padişaha sadakat, hilafete sadakat var, padişahın yaver üniformasını son ana kadar çıkarmıyor. Artık Mustafa Kemal için devletin kurtarılacağı dayanak saltanat ve hilafet değil, Anadolu'dur. Anadolu'da hareket Mustafa Kemal'den önce başlamıştır. Fakat bu hareketin teşkilatlanması, silahlanması iki büyük şeye dayanıyor; İslam ve Bolşevizm. O süreçte Kur'an'dan ayetler okuyor, cihat terimini kullanıyor. İslam dünyasına kendisinin İslam için savaştığını söylüyor. Bolşevik terimler kullanıyor, Bolşeviklerden büyük destek alıyor.
Bu bir deha örneği değil mi?
Kesinlikle siyasi bir dahidir. İsmet Paşa da; “Mustafa Kemal'in siyasi kudreti askeri kudretinden üstündür” diyor. Bizim Mustafa Kemal'in siyasetçi yönünü çok iyi bilmemiz gerekir. O da sizi siyasi dogmatizmden uzaklaştırır, pragmatizme, esnekliğe götürür.
Milli Mücadele sonrası farklı bir portre
Kitabı neden Attila İlhan'a ithaf ettiniz?
Attila İlhan'dan çok şey öğrendik. Atatürk'ün unutulmuş yanlarına vurgu yaptı. O, Milli Mücadele'de takip ettiği politikalarla Atatürk'ün antiemperyalist, Bolşevik ve İslami terimler kullanan Asyalı lider yönünü ortaya koydu. Fakat Attila İlhan, Milli Mücadele sonrası Mustafa Kemal'i görmez. Çünkü o doğu davasına, Bolşeviklerin idealizmine inanır ve bizim Kurtuluş Savaşımız'da da böyle bir renk arar. Oysa Mustafa Kemal Milli Mücadele sonrasında batı mefkuresine yönelir.
Atatürk hep CHP'li kaldı
Atatürk'le CHP arasında ne zaman yabancılaşma başlıyor? Atatürk CHP'liliği daima öncelikli kimliklerinden biri gördü ve ölene kadar partisiyle hiç yabancılaşmadı.
Atatürk'ün cumhuriyet ideolojisi CHP'nın damarlarında yaşıyor mu? Yaşıyor tabii.
Daralmış mı?
Genişlememiş. CHP, 30'ların Atatürk'üne son derece sadık. Herkes başka Atatürk çıkarıyor karşımıza. Bilimsel araştırmayla gerçek bir portre seçmek mümkün değil. Muhafazakarın, liberalin, sosyalistin Atatürk'ü farklı ve bu normal. Yanlış olan, tek tip Atatürk dayatmasıdır. Kurtuluş Savaşı sırasında inançlı bir Doğu davası temsilcisi iken, Hindistan'da ondan “İslam'ın kılıcı” diye bahsedilirken, zaferden sonra laik, batılılaşmış bir Türkiye inşasına dönen bir liderden bahsediyoruz.
(Yeni Şafak)